Şöyle bir hayal et…
Özgür bir ülkenin en özgür köşesinde yaşıyorsun. Halin vaktin yerinde. 40 lı yaşlar civarında olmana rağmen kendine iyi bakmışsın. Bedeninle ilgili bir sorun yok evvelallah ve elbette maşaallah.
Büyük bir bahçe içinde nefis bir ev. Güzelce dekore edilmiş. Güzel ve yanlış anlamazsan söylemek lazım, seksi bir eşin, dünya tatlısı iki çocuğun var. Paranın alabileceği her şeye sahipsin. İşin sevdiğin ve yaratacılığını konuşturabildiğin bir alanda. Ofis, patron, plaza, trafik filan derdin de yok, evden çalışıyorsun. Bir özgürlük bir bolluk, bir coşku…
Gençken yaptığın iş olan DJ’lik artık keyifli bir hobi. Yüzlerce plaktan oluşan koleksiyonunu çalabildigin harika bir ses sistemi olan bir salonun var.
Çocuklarından sağlık ve mutluluk fışkırıyor. Eşin harika bir anne. Sen de örnek bir babasın. Şakalar, oyunlar filan derken evin bir yuvadan öte, sanki bir cennet.
Bu kadar aktivite ve şamata arasında, hala deliler gibi arzuladığın eşinle çılgınca sevişemiyorsunuz birkaç
haftadır.
Aman canım, bu da dert mi? Bir sanatçı olan eşin kendi ve belli ki vücudu ile barışık bir kadın. Nasılsa yakın zamanda çocukları bir yere satıp bu özlemi dindirecektir. Dahası, iletişiminiz zaten mükemmel, bunu sana söylüyor da. Merak edecek bir şey yok.
Para mok gibi olduğundan, sadece bu büyük bahçeli nezih semtteki multi milyon dolarlık evin yok elbette. Deniz kenarında da okyanusa nazır, kumsala iki adım bir villa daha var.
Kimbilir daha neler neler… Artık hayal senin, ordan devam et.
Şimdi bir insan, insanı da geçtik, bir erkek daha ne ister? Soruyorum sana sevgili kardeşim. Artık bundan iyisi Şam’da kayısı demek lazım ama artık Şam’da kayısı kaldı mı bilmiyorum.
Neyse, konumuza dönelim.
Belanı mı istiyorsun diye sormazlar mı adama? Bu adam, erkek olduğu için, şartlar ne olursa olsun, nasıl bir öküz olduğunu fark etmek için yaşaması gerekenler var oysa. Hep bir sınav, hep bir sınav. Bir rahat ver değil mi? Olmaz.
Karın almış çocukları deniz kenarındaki villaya götürmüş. Senin o muhteşem evde yalnız kalıp yaratıcı bir mimar olarak son dahiyane projeni bitirmen gerekiyor.
Eril bir erkek olmak böyle bir şey. Paran var filan diye bahçede mangal yelleyip, işsiz güçsüz ense yapıp gün boyu dalga geçmek olmaz. Zaten işin seni fazlasıyla tatmin eden bir şey, unutma.
Çalışmak dediysem, sen kendiyle barışık bir adamsın. Öyle stresli çalışmak filan değil. Güzeller güzeli eşini ve çocuklarını sevgiyle uğurladıktan sonra, açarsın şarabını, kendine dj’lik yapıp müziğini koyarsın, ilham perileri yanında, tıkır tıkır işleyen son teknoloji bilgisayarın önünde sabahlar olmasın dersin. Dışarıda yağmurdan göz gözü görmüyor. Sen sıcacık evinde, keyfin yerinde. Tam çalışma havası.
Buraya kadar harika. Adamsın sen ya. Her kadının rüyası, ideal baba, harika eş, duygu ile fiziğin mükemmel buluşması. Varlık desen var, başarı desen var, sevgi desen var. İdealsin, süpersin, bitane…
O da ne? Kapıya vuruyorlar galiba, bir dakika. Dışarıdaki yağmurun sesinden tam emin olamadık ama… Evet evet kapıya vuruyorlar.
Türkiye’de olsa hayırdır inşallah der kalkarsın, gecenin bu saatinde kim acaba? Kapıyı da açarsın. Burda çöpü filan almaya gelmişlerdir ama dedik ya çok daha başka bir ülkedesin.
Karşında yağmurdan sırılsıklam olmuş iki tane genç kız. Biri sarışın, biri esmer. İkisi de çok güzel ve ıslak. Ben olsam sarışın daha güzel derdim. Kübalı muhteşem guzel Ana de Almas var ya, hık demiş burnundan düşmüş. İnsan bir bakışı ile…
Bir dakka ama konumuz o değil. Konsantre ol.
Yakında bir partiye gelmiş gençler. Taksi onları yolun ortasında bırakmış. Adres cep telefonunda ama telefon yagmurda boğuldugu için çalışmıyor. Acaba diyorlar, cok üzgünler, yardım edebilir misiniz?
Yani öküzsün ama o kadar da öküz değilsin ya…
Buyrun içeri. Telefonumu kullanın. Face’ten arkadaşa ulaşın. Kızlar sokakta kalmış yani.
Öyle de canayakınlar ki. Neşeli, sempatik, utangaç. Telefonu kurutalım, bir yerde okudum, pirince yatıralım diyorsun.
Bir erkek her şeyi mi bilir arkadaş. Harika bir insansın sen yani…
En yakın taksi 45 dakika uzakta. Hemen çağıralım. Tek tuşla taksi burada.
Madem 45 dakikamız var, şu ıslak elbiselerden kurtulsak mı diyorlar, artık hayır demek olmaz. Kaldı ki hoşuma gitmeye başlamadı da deme sakın…
Bornozlar çıkarıyorsun, telefonu pirince yatırıyorsun, kızlara çay koyuyorsun. Ev sahipliği dört dörtlük. Tam sana yakışır şekilde.
45 dakika az buz zaman değil. Sohbet muhabbet. Gittikçe cilve dozunu arttıran iki güzel kız ve sen. Konular koyulaşıyor, gözler konuşmaya başlıyor, bir kereden bir şey olmaz diyorlar ya, acaba doğru mu?
Hocam, dürüst olmam lazım, ben şimdiye çoktan pes etmiştim ama sen mutlu bir erkeksin. Bu karanlıģa kaymak için hiç nedenin yok, bak bir daha düşün.
Olaylar gelişiyor… gelişiyor… gelişiyor.
Sabah…
Öküz her zaman öküz. Erkek işte. Ama bizzat ben şahidim çok denedin. İyi niyetle son saniyeye kadar kendini kontrol etmeye çalıştın.
Olmadı. Bu da can değil mi? Nefsine hakim olamayan ne ilk ne de son erkek olacaksın. Öküzüz sonuçta.
Bir şey olmamış gibi devam ederiz. Sen hala o süper ideal harika…
Bir dakika. Mutfaktan gelen sesler ne ki?
Ooo. Hostes olduklarını söyleyen kızlar hala burda. Kurtul onlardan, kurtul.
Ne demek 15 yaşındayız? 18 yaş altı birisi ile birlikte olmanın cezası nedir sen biliyor musun? Türkiye’yi sormuyorum. Adaletin daha adalet olduğu bir yer burası unuttun mu?
Kız başına 20 yıl. Çarp ikiyle. Şort giyiyorlardı hakim bey demek buradaki gibi hafifletmez kararı.
Bittin olm sen Bittin. Hem de büyük harflerle BİTTİN.
Para ver, sert yap, tehdit et, polisi ara. Ne bileyim abi, muhteşem olan sensin. Ana de Almas’ı götürürken iyiydi…
Peki kıskandım biraz tamam. Öküzlük bende.
Gitmediler… Seni bitirene, kumdan kurduğun o hayatı, o evi, ailenin, her şeyini unufak edene kadar da gitmeyecekler.
Bir kereden de bir şey oluyormuş meğer. Öküzlük baki kalıyormuş. Gerçekten senin için değerli olan her şeyi birkaç saate satıverdin.
Özel olarak hedeflenmiştin oysa. Hayır diyen bir erkek aranıyordu. Sınav çetin, başaramamanın cezası büyüktü.
Başaramadın çünkü oküzsün. Genlerinde var. Şimdiye kadar başaran da olmamış zaten, en azından bu kızların yaptığı sınavlarda.
Unutmadan, 15 yaşında filan da değillerdi.
Hepimize geçmiş olsun. Sen yapamadıktan sonra biz nasıl yapalım.
Öküz geldik öküz gideceğiz vesselâm…
Şu filmden esinlenerek yazılmıştır.
Knock Knock (Yanlış Kapı) (2015)
